28 Haziran 2017 Çarşamba

5000 kadına teşekkürler,

Şuan dünyamızda ki bütün canlı türlerinin şimdiye kadar yaşayan bütün canlı türlerinin sadece %1`i olmasına katkıda bulunan bir hikayesidir bu. Dünya tarihinin hep bir tekerrürden(tekrardan) ibaretmiş gibi duran bir hikayesi. Bu kadar çok canlı türünü yok eden hiçbir canlı türü olmamış, aksine tehlike ya yeryüzünden ya da yeraltından gelmiştir.

Güneş bize ısısı ile beraber bütün hücrelerimizi paramparça edecek radyasyon yollar, görünmez bir kalkanımız ise var gücüyle bizi korumaya çalışır ama son yıllarda yüzde 10, onunda gücü zayıfladı. 11 yılda bir ise güneşin manyetik alanı değiştiği için öyle bir öksürür ki, hem dünyamızı koruyan kalkanımıza zarar vermesin hemde uydularımız sağlam kalsın diye dua etmekten başka hiçbir şey elimizden gelmez. Uzay ile ilgili çalışmalar yapan bütün devletler tehlike yaratabilecek meteorları 7/24 gözlüyor. Çünkü bir medeniyet kuruyorsun, teknolojin, binaların, gelişme için verdiğin bütün mücadele bir meteor düşmesi sonucu yok oluyor.

Tehlike sadece havadan gelse iyi, birde yerin altından ki uyuyan dev uyanıyor ve öyle bir patlıyor ki yakınlarında bulunan bütün medeniyetler, hayvanlar, bitkiler ya yanarak ya da püskürttüğü küllerin yüzünden ölüyor. Yanardağ devi`nin uykusu derin ise bu kez, deprem devi o kadar emeğimizi ve hayatlarımızı boşa veriyor.

Son 2 milyon yılın en büyük yanardağ patlaması işte böyle bir boşa gitmeye en güzel örnektir. Tam 75 bin yıl önce Endonezya`da Toba yanardağı (dünyanın gördüğü en büyük patlamanın bile 40 katı büyüklüğünde) hiç haber vermeden uykusundan uyandı. Öyle bir patladı ki insan soyu bir anda tükenme ile karşı karşıya kaldı. Bütün dünyada ısı düştü. 900 km çaplık bölgede bütün yaşam formları bir anda yok oldu. 3 bin km`lik çevrede ise kül ve tozların miktarı tam 6 metreye ulaştı.Üst atmosfere ulaşan küller ve sülfür, güneşi bloke etti.

Toba yanardağında ki korkunç boyutlardaki sülfür gazi, atmosferimize düşen güneş ışınlarını geri yansıttığı için, dünyanın ısısında 25 derece birden düşüş oldu. Güneş yok, hava soğuk. Ne bitkiler, ne hayvanlar ne de insanlar bu duruma hazırlıksız yakalandığı için besin zincirinde ki kopmalar ile savaşamadı. Günümüzde hala Toba Gölünün 20 bin km`lik alanında küller bulunuyor.

Öyle bir volkanik kış oldu ki, öyle bir büyük patlamaydı ki, 20 binden fazla atom bombasının aynı anda patlamasına eş değer bir patlama. Şuan bile böyle bir patlama karşısında durabilecek hiçbir teknoloji ve medeniyet yok. Hatta birkaç bin yıl sonra dünyada üç tanesi tespit edilen süper volkanlardan bir tanesi olan Yellewstone (ABD) patlayacağı belirtiliyor.

Toba yanardağının izini süren bilim insanları bu konu ile kanıtı, 11 bin km uzaktaki Alaska buzlarında yıl yıl o anki havada bulunan gazların tespitini yapan bir alet ile yoğun sülfür tespiti yaparak ve okyanusların derinliklerinde ki toprakların analizinden ne kadar korkunç boyutlarda olduğunu, 1990`li yıllarda ancak anlayabildi.

Patlamanın olduğu dönemlerde iki tür insan yaşıyordu. Biri şimdiki Afrika`da modern insan dediğimiz insanlar ve Batı Avrasya`da ki Neandertaller. 50 bin yıl ılıman iklimde yaşayan insanlar birden buz çağı ile karşılaşınca, tıpkı hayvanlar ve bitkiler gibi büyük bir kıyıma uğradı. Günümüz insaninin genetik çeşidine bakınca çok az oluşu, Amerika`da yaşayan kızıldereliler ile Çin`de, Rusya`da vs yaşayanlar ile aynı genlere sahip olması uzun zamandır bilim insanlarının kafasını kurcalayan bir soruydu. Neden aynı ormanda bulunan şempanzeler bile genetik çeşitlilik yaşarken, insanlarda genetik çeşitlilik çok az? İşte bu büyük bir yıkım geçirdiğimizi ve insanlığın, yok olma tehlikesi ile yüz yüze geldiğini gösteriyor..

Toba patlamasından 10 yıl sonra ise şanssızlık olsa gerek dünya buzul çağına yakın bir dönemde olmasından dolayı soğuklar devam etti. Tam bin yıl süren bir buzul çağı. Bu kadar büyük bir felaketin izlerini genlerimizde de görebiliriz. Bilim insanları, bu felaketten sonra Antik insanların sayısının yaklaşık 30bin kadar kaldığını söylüyor. Gen mühendisleri günümüzde gen haritamızdan, antik insanların gen haritasını çıkarabiliyor. Mitokondri genleri dişiden dişiye aktarılır. Bunu takip ettiklerinde kalıtımı anlayabiliyorlar. Milyonlarca yıllık evrime rağmen, insanlar genetik anlamda çok farklılıklar göstermiyor. Bu sınırlı genetik farklılığı sadece belirli bir grupların hayatta kaldığını ve bunlardan şimdiki insanların çoğaldığını anlıyorlar. Toba yanardağ patlamasından önce sadece Afrika`da bir milyondan fazla insan yaşıyordu. Genetik bilimciler bugün yaşayan bütün insanların kökeninin, bu büyük felaketten sonra hayatta kalan 5 bin kadar kadına kadar uzandığını dile getiriyorlar. Gen çeşitliliğimiz kayboldu, sadece küçük bir gruptan aldığımız genler ile şuan hayattayız.

Eğer böyle bir şey günümüzde yine yaşarsak, şuan yine hiçbir şey yapamayız. Yine çoğumuz ölecek ve geriye kalanlar ise tekrar üreyecek ve soylarını devam ettirecek. Tekrar bina, teknoloji, silah vs yapacak. Daha önceleri birbirinden habersiz yaşayan topluluklardan kim bilir, kaç tanesi sessizce böyle felaketler ile yok oldu. Her tarafımız ateş topu ile çevrilmiş olduğu, birgün topluca ölebileceğimizi bildiğimiz halde, hala birbirimizi yok etmekle meşgul olmamız sanırım böyle büyük bir felaketten sağ kurtulan insanlara büyük bir ders olacaktır. Hem üreme konusunda hemde barış içinde yaşama konusunda birbirlerine bizleri efsane olarak anlatacaklardır.

İnanç Kaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu

  Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu 450 dereceden fazla sıcaklığı bulunan, güneş sisteminin yaşama en düşman gezegeni Venüs`te, nasıl olurda...