30 Aralık 2016 Cuma

Ekolojik Dengesizlik Mercanları da etkiledi, artık rengarenk değiller,

Sen tut 400 milyon yıl boyunca her türlü Meteor bombardımanından, dinazor zamanından ve volkanik patlamalardan sağ çık ve gel 2016 yılında hayata küs. İnanılır gibi değil. Mercan Resifleri, Avusturalya ekonomisine yılda tam 3,5 milyar euro para kazandırıyor ve toplamda 70.000 kişinin mesleği bu mercanlar üzerine. Bu şekilde giderse 2100 yılında artık Büyük Set Resifi diye bir yer kalmayacak.

Büyük Set Resifi mercanları içine saklanan küçük balıklarda saklanacak yer bulamadığı için büyümeden yem olacaklar. Bozduğumuz veya soyunu tükettiğimiz her canlıda yaşam zincirini biraz daha fazla kırıyor ve yaşamı geriye dönülmeyecek bir yola kendi ellerimizle sokuyoruz.
Suyun sıcaklığında ki yükseliş ve 33 derece civarında olmasının mercanların rengini kaybetmede büyük etkisi olduğunu dile getiren uzmanlar kaygılı.

Mary Mellor`un dediği gibi, “Yeryüzü basitçe insanoğlu için bir erzak deposu ve çöp kutusu değildir. Yeryüzü`nün felaketimiz pahasına gözardi ettiğimiz kendi gereksinimleri ve dinamiği vardır
Büyük Set Resifi, birbirinden ayrı 2,900 resif ve 900 adadan oluşan, 2,600 km genişliğe yayılmış 344,400 km² alanı ile dünyanın en büyük resif sistemidir. Resif kuzey doğu Avustralya'nın Queensland sahili açıklarında bulunan Mercan Denizi'ndedir.

Büyük Set Resifi dış uzay'dan görülebilen, canlı organizmaların oluşturduğu, en büyük yapıdır. Resifin yapısı mercan polip'i olarak bilinen milyarlarca küçük organizma tarafından oluşturulmuştur. Resif geniş canlı çeşitliğine ev sahipliği yapmaktadır ve 1981 yılında Dünya Mirasları arasına alınmıştır.

Ayrıca Mercan Resifi Ekolojisi, kendine özgü yaşam çeşitliliğine sahiptir. Mink balinası, kambur balina ve mavi balina gibi birçok balina, ve dugong gibi soyu tehlikedeki birçok deniz memelisi, 6 çeşit deniz kaplumbağası ve 1 milyondan fazla balık, mercan, köpekbalığı, vatoz, denizanası... v.s, çeşidi Büyük Set Resifi'nde kendiliğinden yetişmektedir.

“Doğa; En küçük bir çaba harcamadan ve mükemmel bir kusursuzlukla en basit maddeden son derece farkli şeyler yaratıyor; hepsinin üzerine de ince bir tül örtüyor. Yarattığı her bir parçanın kendine has özellikleri, her bir durumun ayrı açiklaması var ama sonuçta hepsi birlikte bir bütünü oluşturuyorlar.” (Goethe)


Özgün Çeviri : İnanc Kaya
Kaynak : http://www.spiegel.de/…/great-barrier-reef-die-korallen-erb…
https://tr.wikipedia.org/wiki/B%C3%BCy%C3%BCk_Set_Resifi

23 Aralık 2016 Cuma

Dünyanın En Küçük Kardan Adamı


Küresel iklim değişikliği sonucunda alışık olduğumuz kar yağışlı yeniyil kutlamalarını artık çok sık göremeyeceğiz. Öğrencilerin kar yağışı ile okul tatili beklemelerinin hayal kırıklığına, lapa lapa kar yağışlı yılbaşını bekleyenlerin hayal kırıklığı da eklenince Nano Teknolojisi yüzümüzü güldürecek bir jest ile karşımıza çıktı.

Ontario Batı Üniversitesi (Kanada) Nano Teknolojisi uzmanlarindan Todd Simpson dünyanın en küçük kardan adamını inşa etti. Küçüklüğün boyutunu anlayabilmek için normal bir saç teli kalınlığı ile karşılaştıralım istedik.

Nano teknoloji ölçü olarak nanometre adı verilen(kısa şekli nm) bir ölçme birimini kullanılır. Her bir ölçüde 1 milyar nm vardır. Her bir nm sadece üç ile 5 atom genişliğindedir yani ortalama bir insan saç kalınlığından yaklaşık 50,000 kez daha küçüktür. Bir nanometre (nm), metrenin milyarda biridir.
İşte gördüğünüz bu sevimli Nano Kardan Adam ise sadece 3nm`dir. Yani 0,003 mm.


Nano Teknolojisi elbette sadece mikroskop altında sevimli resimler çizmek için kullanılmıyor. Çalkantılı gündemlerin bitmemesi nedeniyle bizler farkedemezsek de Dünya, Nano teknolojisi sayesinde son 10 yılda müthiş bir dönemece girdi.

Nanoteknoloji; atomların ve moleküllerin en küçük birimlerini ifade etmek ve maddeyi atomik boyutu ile kontrol etmek amacı ile kullanılmaktadır. Atom üstüne atom koyarak yeni maddeler oluşturmayı ve mevcut maddelerin moleküler yapısını değiştirerek yeni maddeler oluşturma çalışmalarını içermektedir.

Eğer doğadaki atomik dizilim taklit edilebilir ya da kopyalanabilirse atomlar hareket ettirilebilir ve böylece birçok farklı madde oluşumu sağlanabilir… Bu düşünce günümüzde nanoteknolojiye olan ilgiyi artırmakla beraber bu alandaki çalışmaları da hızlandırmıştır. Birçok dalda mevcut sınırlar kaldırılabilir ve kömür gibi bir maddenin molekülleri değiştirilerek elmas elde edilebilir.
Nano teknoloji hızlı bir şekilde 21. yüzyılın endüstriyel devrimi olarak biçimlenmektedir. Nano teknoloji yediğimiz gıda ürünlerinden giydiğimiz kıyafetlere kullandığımız ilaçlardan bilgisayarlarımızın gücüne sürdüğümüz otomobillerden yaşadığımız evlere kadar hayatımızın her noktasını etkileyecektir.

Uzun vadede nano-teknolojinin etkisi tarihte buhar gücünün elektriğin veya transistörlerin kullanımı kadar belirgin olacaktır. Nano teknolojinin etkilemeyeceği bir endüstri kolunu düşünebilmek neredeyse imkansızdır.

Günlük Yaşamımıza Giren Nano Teknolojik Ürünler Nano teknoloji kullanılarak üretilmiş çeşitli ürünler şimdiden yaşamımıza girdi. Bu ürünler içinde kir tutmayan duvar boyaları küvet ve lavabolar kirlenmeyen ıslanmayan ve ütü gerektirmeyen kumaşlar bakteri ve mikropları öldüren filtreler ve çeşitli yüzeyler el ve yüz kremleri tenis raketleri ve tenis topları mantarları ve bakterileri öldüren çoraplar yer alıyor.

Çeviri ve Düzenleme : İnanç Kaya

Kaynaklar : http://www.spiegel.de/wissenschaft/technik/nanotechnik-der-kleinste-schneemann-der-welt-a-1127212.html?utm_source=dlvr.it&utm_medium=%5Bsocial%5D&utm_campaign=%5Bwissen%5D#ref=rss
http://www.bilgiustam.com/nanoteknoloji-nedir-faydalari-ve-kullanim-alanlari-nelerdir/

22 Aralık 2016 Perşembe

Eriyik Demirden Oluşan Nehir, Alaska`dan Avrupa`ya Akışını Hızlandırdı,

Bahsettiğimiz nehir dünya yüzeyinin yaklaşık 3000 km altında. Bu nehirin hızı 2000 yılından bu yana yaklaşık üç kat arttı ve yılda 40 kilometre ile dünyanın iç bölümlerindeki en büyük akış hızına ulaştı. Ingiltere`de bulunan Leeds Üniversitesi`nden Philip Livermore ve ekibinin yaptığı araştırmalarda bu sonucun dünyanın, şimdiye kadar tespit edilmiş rekor, iç dinamik hızı olduğu açıklandı.

Dünyanın eriyi...k çekirdeğinde, yaklaşık 5.700°C'deki, çoğunlukla sıvı demirden oluşan ve ayın hacminin üçte ikisine yakın büyüklüğe sahip olan devasa okyanus, görünmez bir kuvvetin oluşumunun sorumlusu: Dünyanın manyetik alanı. Jeodinamoyu göz önünde bulunduran kurama göre; sıvı demirin hareketi sonucu bir elektrik akımı oluşur ve bu akım manyetik alanların oluşumuna sebebiyet verir.

Yüklü metal parçacıklar manyetik alanlardan geçerek devamlı ve döngüsel bir elektrik akımı yaratır. Çekirdekteki sıvı metalin daimi hareketine bağlı olarak bir miktar manyetik alan oluşur ve bu alan çekirdekte yeni akımlar oluşturur. Bu akımlar ise daha fazla manyetik alana sebep olarak bir döngü yaratır.

Dünyanın manyetik alanını etkileyecek olan bu hızın en yüksek doğruluk ile ölcümünü yapabilmek için ESA Swarm Uyduları ve Leeds Üniversitesi ortak çalışmaları neticesinde üç uydu tarafından iç dinamikler kusursuz bir şekilde incelenmiş ve bu hızlanmanın 400 kilometreden fazla olduğunu gözlemlemişlerdir.
Sebebi kesin olarak bilinmezse de, tahminlere göreb Dünyanın içindeki manyetik alanı da hızla değiştiren bu olayın sebebinin. Alaska ve Sibirya`da ki basınç farkları etkileşimi ve Dünya'nın dönüşünün ve muhtemelen atmosferin jet akımlarının da eriyik demir üzerinde etkili olduğu tahmin edilmektedir.

Bu durumun yeryüzüne yansıyan etkilerinde doğal felaketler ya da depremlere etkisi yeni bir araşıirma konusu. Bilindiği gibi Deprem ; Yer kabuğundaki fay adı verilen kırıklıklar üzerinde meydana gelir. Faylar kırılgan yapıda olan kayaların yüksek basınç ve gerilime maruz kalıp kırılmasıyla oluşan yapılardır. Bu gerilmeler yeryüzünün değişik kısımlarında olabilir. Depremler ise kayalık bir alanda oluşan gerilmenin ani bir harekete yol açacak kadar yükselmesiyle oluşan yer hareketidir. Bu gerilmelerin boşalmasıyla çok büyük bir enerji ortaya çıkar. Oluşan enerjinin çevresindeki kayalıklarda yaptığı titreşim sonucu ise depremler meydana gelmektedir.
 .
Özgün Çeviri ve Düzenleme : Inanç Kaya
Kaynaklar : http://www.spektrum.de/…/der-erdkern-hat-einen-jets…/1433466
http://www.bilim.org/dunyanin-manyetik-alani/
http://bilgihanem.com/deprem-nedir/

18 Aralık 2016 Pazar

Dünyanın en genç yazarı ünvanı, Dorothy Straight`e aittir.

 Dorothy Straight, 25 Mayıs 1958'de Washington'da doğdu, 1962'de Büyükanne için "How the World began?" (Dünya nasıl başladı?) isimli kitabı, 4 yaşında iken yazdı. Anne-babası o kadar çok gururlandiı ve kitabi sevdi ki 1964'te Pantheon Books'da yayınlattılar.

Böylelikle Dorothy Straight kitabı yayınlanmış dünyanin en genç yazarı ünvanını aldı,

Çeviri : Inanç Kaya Kaynak ; https://en.wikipedia.org/wiki/Dorothy_Straight

Çin Halk Cumhuriyeti Uzaya Karakol Kuracak,

Çin Halk Cumhuriyeti 1.000.000.000'ı  aşan nüfusuyla Dünya'nın en büyük nüfusuna sahip ülkesidir. Ekonomisi ve kalifiye elemanları ile her geçen gün gelişen Çin'in gelecekte Dünya'nın yeni süpergücü olacağı tahmin edilmektedir.

Uzay koşulları ile tıpatıp benzerlik içerisinde ki bir kapsülün icinde, 4 bilim insanı, (Biri çiftçi, biri doktor ve ikisi araştırmacı) tam 6 ay boyunca yaşadılar. 3 erkek ve 1 kadından oluşan ekip, 2.000 'den fazla başvuru arasından seçildi. Bilim insanları, aynı zamanda sebze yetiştirmek için kullanılan 370 metrekarelik bir alanda domates, patates ve buğday olmak üzere 25 farklı bitki yetiştirmede de oldukça başarılı oldu.

Projenin teknik direktörü Li Yinghui, deneyin "tam bir başarı"ile gerçekleştiğini söyledi. Uzun süreli konaklamalar ve uzayda seyahat için yaşam destek sistemlerinin yanı sıra, aynı zamanda uzay ortamında yasayanların sürekli izolasyon etkisinde kalmalarının ruhsal ve psikolojik etkilerinin nasıl bir değişime uğradığının.test edildiğini ve bir veri tabanı oluşturulduğunu dile getirdi.

14 Aralık Çarsamba günü 180 gün süren deneyin sona erdiğini ve Güney Çin`de bulunan Shenzhen şehrinde ki laboratuvarda ki kapsülden bilim insanları normal yerçekimli ortama çıktılar. Bu kadar zahmet ve araştırmalarda Çin, uzay yarışında çok ciddi projeler üreterek geleceğin Dünya Liderliği konusunda ki azmini göstermiş oluyor.

2024 yılında uzayda kuracağı karakol ile dünyada bir ilki gerçekleştirmeye yönelik hazırlıklarda, bu misyon için gerekli olan bilgi ve tecrübeler kullanılacak. Dünyaya besin anlamında fazla bağımlı kalmadan uzay istasyonunda yaşam sürdürme hedefleniyor.


Dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip Çin`in uzay çalışmalarında ileri gidip gelecekte ki projelerini açıkladı. 2021 yılında Çin Mars'ta bir sonda çalışması, 2024 yılında ise Ay`ın karanlık yüzüne bir teleskop yerleştirmek ve Ay`a insanlı iniş hedeflenmektedir.


Özgün Makale : Inanç Kaya

Kaynak: http://www.spiegel.de/wissenschaft/weltall/raumfahrt-experiment-chinesen-leben-180-tage-wie-im-all-a-1126107.html?utm_source=dlvr.it&utm_medium=%5Bsocial%5D&utm_campaign=%5Bwissen%5D#ref=rss

Enerji Şampiyonu Kabak Kurbağalar,

Teknoloji ilerledikçe aynı dünyayı paylaştığımız canlıları uzun süre ses kaydedici cihazlar ve gece görüşü olan kameralar ile daha iyi takip edip haklarında bilgi sahibi oldukça şaşırıyoruz. Bilimin ilerlemesine bağlı olarak da tanıdığımız canlı türlerinin özelliklerine hayran oluyoruz.



Bahsettiğimiz Kurbağa ; Leptodactylus mystacinus, Leptodactylidae familyasındaki bir kurbağa türüdür. Yerel adı, "kabak kurbağa" dır.

Arjantin, Bolivya, Brezilya, Paraguay ve Uruguay'da bulunur. Doğal habitatları, subtropikal veya tropikal nemli ova ormanları, nemli savanna, subtropikal veya tropik kuru çalılar, subtropikal veya tropikal nemli çalılıklar, subtropikal veya tropikal yüksek irtifa çalılıkları, ılıman otlak, subtropikal veya tropik kuru ova otlakları, subtropikal veya tropik mevsimsel ıslak veya Tatlısu gölleri, aralıklı tatlısu gölleri, çayır, kırsal bahçeler, ağır bozulmuş eski ormanlar ve göletler. IUCN tarafından tehdit altında sayılmıyor. (
Subtropikal bölgeler dünyanın tropik kuşağının hemen kuzey ve güney sınırında kuzey ve güney 23.5 °'paralellerinde yer alan Yengeç dönencesi ve Oğlak dönencesi ile sınırlanmış coğrafik bölgelerdir.)



Kabak Kurbağaları 3 ila 6 cm arasında büyüklükleri ile bilinmektedir. Senckenberg (Frankfurt-Almanya) Araştırma Enstitüsü'nden Martin Jansen liderliğindeki ekip, kurbağa aramalarını birkaç saatte tamamlayarak, uzun süreli bir ses kayıt cihazı ve bir kızıl ötesi kamera ile sabah 22-6 arasındaki kurbağaların seslerini kaydetti.



Erkek Kabak Kurbağalarının gece boyunca 50.000 kere dişi kurbağaları etkilemek için ses çıkarmaları ve boyutlarının bu enerjiyi depolayacak kadar büyük olmayışını gören araştırmacılar şaşkınlık içinde kaldılar. Bir saatte 700 saniyeyi ses çıkarmaya ayıran kurbağaların, biz insanların ön sevişme için ayırdığımız enerji ve zaman ile karşılaştırınca performans olarak, kurbağaların çok altında kaldığımızı ve karşılaştırmanın bile komik olacağını dile getirdiler.



Kabak Kurbağalarının bu enerjiyi nereden aldıkları ve nasıl depoladıklarını bilim insanları henüz bilmiyor. Bu kurbağaların enerjiyi depolama yöntemini öğrenip, insanoğluna uyguladığı an hiç yorulmayan, süper enerjili insanları sadece bilim kurgu filmlerinde değil, yaşantımızda da görebileceğiz.



Özgün Çeviri : Inanç Kaya






https://en.wikipedia.org/wiki/Leptodactylus_mystacinus






17 Aralık 2016 Cumartesi

Sezaryenle doğum göz göre göre insan evrimini olumsuz etkiliyor,

Sezaryen ameliyatı çok eski yıllarda antik çağlarda bile ilkel olarak uygulanmaktaydı. O yıllarda henüz ameliyat ve anestezi teknikleri ve gerekli ilaçlar geliştirilmediği için sezaryen ameliyatı ameliyattan sonra annenin öleceğine kesin gözüyle bakarak sadece bebeği kurtarmak amacıyla yapılan bir ameliyattı.

Hem annenin hem de bebeğin sağ olarak kurtarıldığı ilk sezaryan ameliyatı, 1500 yılında İsviçrenin Sigershauffen şehrinde yapıldı. Görevi, domuzları hadım etmek olan Jacob Nufer, gebe eşinin rahatsızlandığını görünce, büyük bir cesaret göstererek sezeryan ameliyatı tek başına gerçekleştirdi.
Ülkemizde ise, anne ve bebeğin yaşamını devam ettirdiği ilk başarılı sezaryen amaliyatı 1900′lü yılların başında saray cerrahı olan Cemil Topuzlu tarafından İstanbul Nişantaşı nda bir konakta gerçekleştirilmiştir.

Dünyada sağlık örgütünü tüm sezaryen doğumlardan yalnızca %15inin sezaryen olmasını önermektir. Bu şu demektir: bir ülkedeki doğum oranlarının en fazla yüzde 15i sezaryen olmalıdır. Ülkemizde ise bu oran yüzde 50`dir.

Viyana Üniversitesi``nden Philipp Mitteröcker ve ekibinin yaptığı araştırmalara göre hamilelik esnasında kadının çatısına (pelvisine) uymayan bebek kafası büyüklügü oranı toplam dogumlarda dünyada yüzde 3 iken, bu oran son 50 yilda yüzde 3,3 ila 3,6 oranına ulaşmıştır. Bu da normal doğumun gittikçe dahada zorlaşacağını gösterir.

Evrim sonucu nasıl ki yediğimiz gidalar ile ilgili olarak atalarımıza göre çok daha küçük çene yapısına sahip olacak şekilde evrimleşti isek, aynı şekilde sezeryan ile doğumun çoğunlukla konfor açısından tercih edilmesi sonucunda ve genler ile büyük kafaya sahip bebeklerin olması, kadının çatısının darlığı da bir sonraki kuşaklara aktarılarak ileride sadece sezeryan ile bebeklerin dünyaya gelebileceğini araştırmalarında özellikle vurguladılar.

İlkel insandan bu yana devamlı kadının çatısının daralmasını da kuşaktan kuşağa daha dik bir şekilde yürümemize bağlayan uzmanlar,,sezaryen doğumun anne veya bebeğin tehlikeli bir durumda olması halinde yapılması gerektiğini aksi takdirde kadının çatısına uymayan bebek kafası büyüklüğünün ve çatısı dar kadın sayısının hızla artarak, normal doğumun tarihe karşılaşabileceği riskini hatırlattılar.
Ayrıca uzmanlar sezaryenle doğum, annenin veya bebeğin hayati tehlikesi bulunduğu durumlarda kurtarıcı olarak yapılan acil bir ameliyat olarak kalmalıydı görüşünde ısrarlı.

Sezaryen karın açılarak yapılan ameliyatlarda oluşabilen her türlü riski taşır. Bebeklerde ise sezaryen sonrası solunum sıkıntısı ve yenidoğan sık solunumu hastalıklarının oranları, normal doğuma göre yedi kat fazladır. Sezaryen doğum sonrası çocuklarda daha fazla astım gelişmektedir.

Kısacası Insanın evrimi büyük gizemlerinden biri olmasına rağmen kesin olan şu ki, insan evrimi doğal koşullarda teknolojinin yardımı olmadan hayatını sürdürebilecek şekilde ilerlemiyor. Teknolojiye bağlı tehlikeli bir evrim süreci içinde, belkide insanoğlunun devamlılığını farkında olmadan tehlikeye atıyoruz.


Çeviri ve özgün makale ; Inanc Kaya
Kaynaklar ; http://www.spiegel.de/…/kaiserschnitte-wie-die-op-die-evolu…
http://www.sezeryan.gen.tr/sezeryan-dogum-nasil-olur.html
http://jinekoloji.com/turkiyede-ve-dunyada-sezaryen-oranlari
http://www.timeturk.com/…/29/tarihteki-ilk-sezaryen-dogum.h…
http://www.jinekolojivegebelik.com/…/gebelikte-hamilelikte-…

Afrika Maymunları Sert Erkek Seviyor,

Grup düzeyinde işbirliğinde genellikle ortak eylemin gerçekleştirilmesi sırasında isteksizlik, katılım azlığı gibi sorunlar ile karşılaşılır.

Kuramsal modeller ve insanlar üzerinde yapılan deneysel çalışma, defektörlerin cezalandırılması ve kooperatiflerin ödüllendirilmesi gibi sosyal yardımların ilgisiz bireylerin gruplarında işbirliğini geliştirebileceğini göstermektedir. Burada, bu işlemlerin insan olmayan bir hayvan türünde çalışabil...eceğini ve bir kamu malının üretimini etkili bir şekilde teşvik etmek için kullanılabileceğine de sizlere göstereceğiz.

Vervet maymunlarında (Chlorocebus aethiops pygerythrus) gruplar arası kavgalar iki yıl boyunca İsviçre ve Güney Afrika`dan bilim insanları tarafından gözlemlendi. Güney Afrika'da Mawana Game Reserve araştırmacıları ve Zürih Üniversitesi`nden Jean Arseneau-Robar ortalama 45 dakika süren 236 ayrı kavgayi değerlendirdi. Aynı zamanda sekiz saatlik video kaydını inceledi.
Gruplar arasında ki kavgalarda duraklama esnasında dişi maymunlar seçici bir şekilde daha agresif bir şekilde kavgaya katılan erkeklere bakım yaptı ve saldırmayan erkek grup üyelerine de dişiler saldırdı. Bakım yapılan erkekler ise tekrar kavgaya döndüklerinde performanslarının en üst düzeyine eriştiler.

Ayrıca dişi maymunların, gruplar arası kavgalara erkek katılımını teşvik etmek için havuç ve sopayı kullandıkları gözlemlendi. Barışçıl olan grup üyeleri ile çiftleşmeyi red edip, en saldırgan maymunlar ile çiftleşmeyi tercih ettiler.

Dişi maymunların toplumsal olaylara katılımı artırmak için erkeklere bakım yapması, sosyal teşvik mesajı niteliğinde işe yarayıp, grup içinde saldırgan erkek sayısını artırmaktadır. Gruplar arasında kavga olmadığı zamanlarda da dişi maymunlar grup içinde ki erkek üyeleri birbiri ile kavga ettirip, kendileri de uzun süren bu kavgalarda birebir yer alıyorlar.
Peki dişi maymunlar bunu neden yapıyor?

Grubun olduğu yerin ve grubun devamlılığı için erkekleri zinde tutabilmek adına sık sık antreman niteliğinde kavga çıkardıklarını ve böylelikle hem yavrularının hemde kendi geleceklerini garantiye aldıklarını düşünüyor araştırmacılar.

Üstelik kadınlar, öncelikle kadınların kondüsyonunu artıran kaynaklar olan yüksek kaliteli gıda kaynaklarının tehlikede olduğu yerlerde ve zamanlarda sosyal yardımları kullandıklarıda araştırma sonucu ortaya çıkan ilginç sonuçlardan biridir.

Saldırgan ve güçlü erkekler ile çiftleşerek, gruplarında ki saldırgan erkek genlerini bir sonraki kuşaklara aktarıp, soylarının devamını sağlamayı garantiye almak istedikleri düşünülüyor.

Özgün Çeviri : Inanc Kaya
Kaynak : http://www.spiegel.de/…/affenweibchen-stacheln-maenner-zum-…

Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu

  Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu 450 dereceden fazla sıcaklığı bulunan, güneş sisteminin yaşama en düşman gezegeni Venüs`te, nasıl olurda...