19 Temmuz 2017 Çarşamba

Dünyada ilk defa iki el nakli birden yapıldı

Bilim coştu,

Dünyada ilk defa bir çocuğa, iki el nakli birden yapıldı. Kahramanımızın adi Zion. Afrika kökenli 10 yaşında. Daha bebek iken geçirdiği bir bakteriyel rahatsızlık dolayısıyla hem böbreklerini hemde ellerini kaybetti. Kan zehirlenmesi (Sepsis)`in ölümcül sonuçlarını önlemek için elleri kesilen Zion, tam 6 yıl elsiz yaşadı. Böbrek nakli ameliyatında donör ise annesiydi.

ABD Philadelphia hastanesi doktorları, nakilde yaşanacak zorluklardan en büyüğünün beyinin, el ile koordine kuramaması endişesi olduğunu düşünseler de bu riski göze aldılar. Önce psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları ile bir yıl boyunca ameliyata hazırlanan çocuk, 11 saat süren ameliyatın sonucunda yeni ellerine kavuştu.

Ameliyattan 8 ay sonra kalem kullanmaya başlayan çocuğun iki yıl içerisinde de vücudu birkaç kez nakledilen eli kabul etmeme girişiminde bulundu ise de doktorlar ilaç dozlarını artırarak sorunu çözdüler. Beynin ise el ile koordinesi de sorunsuz sağlandı. Ameliyattan 18 ay sonra ise yemek yeme,yazma, makas tutma gibi işleri yapmaya başlaması Zion`u mutlu etti. Çok iyi beyzbol seyircisi olan çocuğun en büyük hayali beyzbol sopasını tutması ve ilk topu atması ise geçen yıl oldu.

Zion`un elleri kendi büyüdükçe de büyüyecek. Tek yumurta ikizlerinde bütün uzuvların nakli çalışması daha önce başarılı olmuştu. Bu şekilde bacak nakli tıp tarihinde mevcuttur. Fakat bir yabancıdan iki elin birden nakil edilmesi, beyin ile uyum sağlandırması, vücut geliştikçe elinde gelişecek olması dünyada ilk defa başarıyla gerçekleştirildi.

2000 yılında bir yetişkin erkeğe el nakli yapılmış, 3 yıl sonrada Viyana`da bir dil nakli, Fransız bir kadına ise ölü bir donörden ağız ve burun nakli başarıyla yapılmıştı. 2014 yılında Güney Afrikalı bir gence penis nakli yapılmış ve bu genç birkaç ay sonra ise yeni penisiyle baba adayı olmuş ve çocuk sahibi olmuştu.

Tıpta ki bu muhteşem gelişmeler, ihtiyacı olan herkesin yaşam kalitesini artırmaya ve hayallerini gerçekleştirmeye devam edecek . Bu başarıya imza atan doktorları içtenlikle kutluyoruz.

Özgün Çeviri : İnanç Kaya

Kaynak : http://www.spiegel.de/wissenschaft/medizin/aerzten-werten-erste-doppeltransplantation-von-haenden-bei-kind-als-erfolg-a-1158617.html

13 Temmuz 2017 Perşembe

İstenilen Geni Kesip, Yerine Yenisini Koyacak “Gen Makası” Bulundu.

Yeni Dünya Düzeni Şimdi Başlayacak,

İstenilen Geni Kesip, Yerine Yenisini Koyacak “Gen Makası” Bulundu.

Konuya yabancı olanlar için en kısa biçimiyle Gen, kalıtımdır. Anne-babadan çocuğa geçen her şeyin kodlanmış halidir.  Kalıtımın temel fiziksel ve işlevsel birimidir. Her gen, protein veya RNA molekülü gibi özel bir işlev taşıyan kromozomların belli bir noktasındaki nükleotid dizilerinden (gen) oluşuyor.

Bu dizilim bazen mükemmel olmuyor. Kalıtsal hastalıklar, ebeveynlerden çocuklara geçen gen bozukluğundan kaynaklanan hastalıkların hiç de azımsanmayacak kadar çok olduğunu biliyoruz. İşte bu hastalıklı genlere müdahale eden genetik araştırmacılar, arızalı geni keserken hem büyük sorun yaşıyor hemde maliyetinin çok yüksek olmasından dolayı rahat çalışamıyorlardı.

Cutter CRISPR/ Cas 9 denilen bir genetik malzeme ile hem çok kolay hemde mükemmel bir doğrulukta istenmeyen gen kesimi yapıp, yerine sağlam geni koyabiliyorlar. Bu yeni teknik dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Artık kârlı genetik değişimler, bu buluş sayesinde her türlü bebek siparişinin verilebileceği günler yakındır. Hatta bir insanın bu metotla tamamen yeni genler kullanarak baştan yaratabilirsiniz diyen araştırmacılar, bu buluşun heyecan verici ve sonsuz çalışma alana sahip olduğunu vurgulamayı da ihmal etmediler.

Uzun bir süre, genlerin değiştirilmesi ya da genomda genlerin düzenlemesi oldukça zahmetli ve pahalı olmuştu. Birde tam olarak doğru gen parçasını kesip ve gerekirse değiştirebilecek yöntemler her zaman istenilen performansı vermiyor, bazen sonuç hüsran oluyordu.

Yine de genetik araştırmacılar, özellikle gen tedavisi üzerinde çalışmalar yaparak özellikle kanser hastalıkları ve diğer yan etkileri ile birçok başarılı çalışmaya imza attılar.

Birkaç yıl önce, araştırmacılar heyecan verici bir keşif yaptı. Her zaman ki gibi doğadaki canlılardan, bakterileri incelemek ve onların gen onarımında ve gen işgali sırasında kullandıkları yönteme dikkat etmek ile müthiş bir taktiği keşfetmiş oldular. Bakteriler, kendilerinde gen onarımı için makas gibi bir alet kullanıyorlar. Bu aletin adi CRISPR. Gen`de tam istenilen harfi mükemmel yakalayıp çıkarabiliyor.

Hiçbir kayma, yanlış kesme riski olmadan hemde. DNA`dan artık çok ucuz bir maliyet ile gen değiştirme, yerine yeni, sağlıklı geni koyma artık çok kolay. Sadece bu değil, enzim Cas9 ile birlikte insan DNA`si baştan sona düzenlene bilinir.

Bu yöntem ile nasıl ki bilgisayarda istediğimiz bilgiyi, kopyala yapıştır yapıyor isek, genetik araştırmacılarda bu kadar basit bir şekilde genler ile oynayabilecek.

Şimdiye kadar bu yöntem ile Alzheimer, tüberküloz, anemi, kas hastalıklarına kadar bir çok hastalığı,  insan genomunda kesip yerine sağlam genleri koymayı başardılar.


Çeviri : İnanç Kaya




10 Temmuz 2017 Pazartesi

Pahalı Gen Tekniklerinin Yaptığını, Sirkede Yapabiliyor

Asetik Asit ile tedavi edilen bitkiler, kuraklığa karşı daha dirençli hale geliyor. Riken araştırma enstitüsünde ki Japon bilim insanları özellikle pirinç, buğday, mısır`ın sirke ile müdahale edildiği zaman, uzun kuraklık dönemleri ile baş edebildiğini ve verimde düşüş kaybının çok az yaşandığını tespit ettiler. Uzun süreli kuraklık dönemlerinde bu uygulamanın mahsul alımında çok başarılı olduğunu garanti ediyorlar. Pahalı ve son teknoloji ile geliştirilmiş gen laboratuvarlarında genetik teknikler ile farklı türden bitkiler daha dirençli hale getirile bilinir, fakat bu teknoloji her ülkede mevcut değildir. Dolayısıyla pahalı gen teknikleri yerine sirke kullanımı mahsullerinizi, özellikle kuraklıklarda verimli hale getirecektir.

Asetik Asit organik bir asittir. Sirkeye eksi tadını ve kokusunu verir. İşte sirke bu asetik asitin yaklaşık, %5 inceltilmiş halidir. Japon bilim insanlarının yaptığı araştırma ve deneylere göre ise kuraklık döneminde bitkilerin ömrünü uzatmada maliyeti çok uygun bir yöntem olarak kullanıla bilinir.

Bitkileri asetik asit ile tedavinin detaylarını Riken araştırma enstitüsünde bu araştırmayı yöneten ekibin başında ki bilim insanı Jong-Myong Kim şöyle açıklıyor : Asetik asit ile bitkinin teması, yeni bir biyokimyasal süreç yaratıyor. Normal koşullar altında, insanlar, hayvanlar ve bitkiler bünyelerindeki şekeri parçalayarak kendilerine enerji üretirler. Aşırı kuraklık altında bitkiler, bünyesinde bulunan şeker enzimini ( hda6 enzimi ) devre dışı bırakır. İşte Asetik asit barındıran sirke ise bitkide “Jasmonat” denilen ve stres reaksiyonları ve bitki büyümesinden sorumlu bir hormonu harekete geçirir. Jasmonat hormonu aktif olan bitki ise daha az stres ile ve olumsuz doğa koşulu olan kuraklık ile daha iyi başa çıkar.

Kısacası,sirke,bitkilerde bulunan iki metabolik yol arasında anahtar görevi görüyor. Bunun için bitkiye sirkenin uygulanması şu şekilde : Asetik asit, başka organik asitler ve saf su ile bir karışım elde ettiler. 14 gün susuz kalmış bitkilerin köklerini bu karışım ile suladılar. Kurumakta olan bitkilerin %70`ini bu yöntem ile kurtardılar. Fakat sadece su ile hayata döndürülmeye çalışılan bütün bitkiler ise kurudular.


Çeviri : İnanç Kaya

Kaynak : http://www.spektrum.de/news/pflanzenwelt-essig-hilft-offenbar-pflanzen-bei-trockenheit/1478349

Timsahlara Tavuk Muamelesi,

Doğaya ve öteki canlılara hakimiyetimiz ve vahşi yaşamı bile kontrol edebildiğimiz konusuna Tayland`da ki “Timsah Çiftlikleri” iyi bir örnektir.

Fotoğraflarda da gördüğünüz gibi önce yumurta olarak sıcaklığı uygun kuluçka dönemi ve daha sonra yumurtadan çıkarılıp, yeşile kaçan rengi ile sünni oluşturulmuş göllere bırakılıyor. Toplamda her yıl, 1 milyon 2 yüz bin timsah bu şekilde çiftliklerde yetiştirilip kesiliyor. Derileri çanta ve kıyafet, etleri de poşetlenip satılıyor. Sadece Tayland`da değil, Vietnam, Zimbabve ve diğer Afrika ülkelerinde de timsah çiftlikleri oldukça yoğun.

Sadece Tayland`da bin adet timsah çiftliği var. Kuluçkadan mezbaha süresi boyunca hiçbir hijyene dikkat edilmediği gibi beton aralarına sıkışan timsahlar ölüme terk ediliyor, sıcakta susuzlukta canlı canlı kavruluyor ya da derisi diri diri soyuluyor. Bu hayvanlara yapılan işkenceye karşı çalışma yapan Vahşi Hayvanları Koruma Derneği Peta`nın bu konuda hiçbir gelişme kaydedememesi de bu ülkelerin hayvan hakları konusunda kanunlarındaki zayıflıktan kaynaklanıyor.

Timsah derisinden yapılan süs eşyaları ve çantalara büyük talep gösteren kadınlar, bu uğurda ödedikleri, bin eurodan başlayan fiyatlar ile bu sektörün canlı kalmasını sağlıyor. Timsah Etinin kilosu da 7,5 euro`dan satılıyor.

Her ne kadar bizlere çok vahşice geliyor olsa da aynı şekilde kuluçkadan mezbahaya Çinlilerin köpek yetiştirdiği, Taylandlıların timsah yetiştirdiği gibi, bizde koyun, inek, tavuk yetiştirip aynı acımasızlığı uyguluyoruz. Özellikle işkenceden nasibini alan, kazlar`ın ciğerinin gırtlaklarına canlı canlı, boru sokulup bir çengel ile sökülmesine karşı Avrupa`da kaz ciğeri satan dükkanların önünde sık sık, Hayvan Hakları Dernekleri tarafından gösteriler yapılıyor.

Bazı ülkelerde ise maymunlar masanın ortasındaki deliğe kafası sıkıştırılır ve kafatası hayvan daha canlı iken açılır. Beyni pipetler ile insanlar tarafından emilir. Hayvanin o esnada çığlık atmasına ise aldırılmaz.

Bu acımasızlığımızın tek suçu elbette aşırı insan nüfusu değildir. Hiç birşeyde ayarı tutturamayan, bencillikte sınır tanımayan insanoğlunun, et yemede de ayaranı tutturmasını ummak, sanırım hayalperestliğin en saf hali olacaktır.

Özgün Çeviri : İnanç Kaya












Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu

  Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu 450 dereceden fazla sıcaklığı bulunan, güneş sisteminin yaşama en düşman gezegeni Venüs`te, nasıl olurda...