7 Nisan 2018 Cumartesi

Doktor Karıncalar


Würzburg Üniversitesi`nden (Almanya) Erik Frank ve meslektaşları, Fildişi Sahili`ndeki milli parkta Megaponera Analis denilen bir karınca türünün davranışlarını gözlemlediler. Bu karıncaların özelliği kolonilerinde 900 ile 2300 karıncadan oluşması ve sık sık Termitlerin saldırısına uğramaları.

İşte ne oluyorsa bu savaş esnasında oluyor. Savaşan karıncalar, termit karınca atakları sırasında cereyan eden ciddi yaralanmalara maruz kalıyor. Saldırıyı geri püskürtmek için termiklerin üzerine giden karıncalar bazen bir bazen de birden fazla bacağını kaybediyor. Hemen yaraları temizlense ve tedavi edilse, normalde yaşama şansı sadece %20 olacak bu karıncaları, arkadaşları hemen yuvaya taşıyıp, tedavi ederek, yaşam şansını %90`a çıkartıyor.

Yaralanan karınca “imdat, yardım” demek adına bir kimyasal salgılıyor. Kimyasal çığlık da adı verilen bu feromon salgısını takip eden cankurtaran karıncalar yaralıyı buluyor. Yaralının hala kurtarılabilir olduğunun bir göstergesi de hareket halinde olması olduğu için, yaralı karınca bacaklarının üzerinde devamlı hareket halinde kalmaya özen gösteriliyor. Çünkü iki bacağından daha çok bacağını kaybeden karıncalar, yuvaya taşınmayıp, ölüme terk ediliyor. İyileşme şansları olmadığı için. Yuvaya taşınan yaralı karıncanın yaraları önce iyice temizleniyor ve tedavi başlıyor. Bu tedavi olmadan çoğu karınca bacak kaybından kurtulamaz ve yaranın enfeksiyon kapmasından dolayı ölür. Koloninin büyüklüğüne göre, cankurtaran karıncaların müdahalesi ve daha çok yaralıyı kurtarma oranı da değişiyor. Alman biyologların bu araştırması “ Kraliyet Topluluğu B Bildirileri” dergisinde yayınlandı.

Erik Frank, "Karıncaların açık yaralarla maruz kaldığı sağlık risklerini inceledik ve karıncaların bu riskleri azaltmak için mekanizmalar geliştirip geliştirmediğini öğrenmek istedik, ”diyor

Daha önceki araştırmalar, dört veya beş sağlam bacakla hafifçe yaralananların bir gün sonra tekrar mobil ve kullanıma hazır olduğunu göstermişti. Şimdi ise biyologlar araştırmalarında, yuvadaki yaralara hemen müdahale edildiğini ve iyice temizlendiğini gözlemlemişler. Hasta bakıcı karıncalar, muhtemelen yaraları antimikrobiyal maddeler içeren bir salgı salgılayarak, yaşamı tehdit eden enfeksiyonları önlüyor. Hasta bakıcı karıncaların yarayı nasıl tanıdıkları ve tedaviyi ne zaman durdurabileceklerini nasıl bildikleri ise henüz bilmiyoruz.

Not: Resimde bacağını kaybeden bir karıncanın tedavisi görülüyor.

Çeviren : İnanç Kaya
Kaynak : https://www.wissenschaft-aktuell.de/artikel/Ameisen_behandeln_Wunden_von_Verletzten1771015590520.html









1 Nisan 2018 Pazar

Vegan Diyet, Dünya Nüfus Artışını Beslemeye Çözüm Olabilir,

Atalarımız, protein ihtiyacını karşılamak için doğadan hayvan avlayıp yemişler. Bu gerçekten kabul edilir. Tıpkı bitki ile beslenmek kadar normal ve sağlıklı olarak kabul edilmiştir.. Sorun ve kabul edilemez olan ise yiyeceğimiz hayvani kendimizin beslenmesi ve 2050 yılında yaklaşık 10 milyara ulaşacağı tahmin edilen dünya nüfusunun beslenmesi kaygısı.
İşte tam burada bilim insanları çok zekice bir karşılaştırma yapmışlar. Hayvan besleyip, oradan protein ihtiyacını karşılamak için bir hayvanın beslenmesinden soframıza gelene kadar ki süreçteki masrafı ve aynı besini bitkisel beslenme ile karşılaştırması.
Sonuçlar çok şaşırtıcı ve umut verici.
Etten alacağımız bir kg`lık protein ihtiyacı için bir hayvanin 21 kg protein yemesi gerekli. Ayrıca bu hayvanlara yedirdiğimiz yemler, pekala bizimde protein ihtiyacımızı karşılayacak, yiyebileceğimiz besinler.
Kasaya, elimizdeki varlığımız olan 21 kg yatırıp, 1 kg alacak kadar saçma bir yatırım sistemi ile besleniyoruz. Hayvan besiciliği için ayrılmış topraklar, beslediğimiz hayvanlar tarafından havaya salınan metan ve sera gazları çevre kirlenmesinde çok büyük rol oynuyor. Sera etkisi yaratan, bütün dünyanın iklimini değiştiren gazların salınımının tam üçte biri, yetiştirdiğimiz hayvanlardan gelmektedir. Bir taraftan çevre için doğayı kirletmeyelim diye araba kullanmayı asgariye indirmek için kampanyalara katılmak, daha sonrada akşam yemeğinde güzel bir biftek yemek, insanoğlunun kafa karışıklığının en büyük göstergesi olsa gerek. Zira, arabanın çıkardığı zehirli gaz, yemek için beslediğimiz hayvanların çıkardığının yanında hiç kalır. Yeraltı su kaynakları dahil olmak üzere, enerji tüketimi, beslenen hayvanların besin tüketimi kısacası, bu iş için ayrılmış kaynaklar, bu konuda yatırımımız ve alışkanlığımızın bize zarardan başka bir şey kazandırmadığını gösteriyor.

Araştırma, Ulusal Bilimler Akademisi Tutanakları raporundan Rehovat (İsrail)`deki Weizmann Bilim Enstitüsü`nden Ron MIlo ve ekibinin çalışmasıdır. Birçok bilim adamı gelecek nesillerin nasıl daha verimli beslenebileceğini araştırıyor. Çalışmalar gösteriyor ki, üreticiden tüketiciye kadar ki ürünün izlediği yolda en büyük bir sorun, besinlerin yüzde 30 ila 40'ının bozulmakta olduğu. Sığır eti bu kayıp da en büyük miktar ile başı çekiyor.

Milo ve meslektaşları başka bir soruyu daha araştırdı: et ve hayvansal ürünler olmasaydı ne kadar yiyecek üretilebilirdi? Bunu yapmak için, sığır eti, domuz eti, tavuk, süt ve yumurta üretimi için kaynak gereksinimlerini değerlendirdiler. Sonuçlar şöyle :
Sığır maliyeti en büyügü olduğu için karşılaştırma da ki oranları düşündürücü. Sığırdan 4 gram üretmek için gerekli olan enerji ve yüzeyden, benzer protein ve kalori içeriği ile bitkisel gıdalar, 100 gram üretebilir. 96 gramlık fark, araştırmacılar beslenme kaybını göz önünde bulundurmaktadır. Bu kayıp domuz eti için yüzde 90, süt ürünleri için yüzde 75, tavuk için yüzde 50 ve yumurtalar için yüzde 40'tır.
Verilerden, araştırmacılar, ABD'de vegan bir yaşam tarzına geçişte, şu anda yaklaşık 323 milyon nüfusu olan Amerika`nın, bu nüfusuna ek olarak 350 milyon insanın daha beslenebileceğini hesaplıyor. Dünya çapında düşündüğümüzde açlığa çözüm olacak kadar büyük bir miktar demektir.
Halk bilinçlendikçe özellikle gelişmiş ülkelerde, hayvansal ürünlerin tüketiminde önemli azalmalar olduğu saptanmıştır. Beslenme zincirimizde, artık atalarımızın avlanması kadar masum ve akıllıca olmayan, protein ihtiyacımız için hayvancılık yapma alışkanlığımızdan vazgeçmemiz gerekli. Yoksa et yiyeceğiz derken, ne içecek suyumuz, ne soluyacak havamız ne de ekeceğimiz toprağımız kalacak.
Sokrates`in dediği gibi, Hayvanları yeme arzumuzu sürdürdükçe, mutluluğu elde etmek, adil bir toplum yaratmak için gereken şartları sağlamak mümkün olmayacak.

Özgün Çeviri : İnanç Kaya
Kaynak : http://www.spiegel.de/wissenschaft/mensch/usa-vegane-ernaehrung-koennte-350-millionen-menschen-zusaetzlich-versorgen-a-1200031.html?utm_source=dlvr.it&utm_medium=%5Bsocial%5D&utm_campaign=%5Bwissen%5D#ref=rss

Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu

  Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu 450 dereceden fazla sıcaklığı bulunan, güneş sisteminin yaşama en düşman gezegeni Venüs`te, nasıl olurda...