29 Eylül 2020 Salı

Canlılarda Minyatürleşme Nasıl Ortaya Çıkıyor

 Adaların cüceleri ve Nanizm fenomeni


Adalarda çok özel yaşam alanları ve adalara özgü canlılar bulunur. 


Gözlemler, adalarda yaşayan memelilerin, genellikle ana karadaki akrabalarına nazaran çok daha küçük olduğunu gösteriyor. Bu kısa boylu oluş hayvanlara zarar vermiyor gibi görünüyor. Aksine, evrimsel avantajları bile var ve milyonlarca yıldır bu durum devam ediyor. 


Peki bu hayvanların adalardaki minyatürleştirmesi nasıl ortaya çıkıyor?


Borneo fili, Asya filinin cüce bir alt türüdür ve ana akrabalarından ortalama olarak yaklaşık yarım metre daha küçüktür.


Bazen, hayvanlar aleminde bir grup birey kendi popülasyonlarından ayrı bir durumda olur. Örneğin, bir popülasyondaki birkaç fare, bir odun parçası üzerinde denize sürüklenebilir ve bir adada mahsur kalabilir. Kendilerine yeni bir zeminde bulduklarında yeni çevresel koşullara da maruz kalırlar. 


Uygun adaptasyonlara sahip değillerse hayvanlar hayatta kalamaz. Bununla birlikte, avantajlı mutasyonlar, evrim sırasında orijinal popülasyonundan giderek daha fazla farklılık gösteren yeni adapte edilmiş bir popülasyonla sonuçlanır.


Küçük olmanın avantajı


Peki adalardaki yaşamı bu kadar farklı kılan nedir? Önemli bir faktör, yiyeceğin mevcudiyetidir. 


Bir adanın kıt alanında, hayvanlar yiyecek ve uygun yaşam alanları için hızla rekabet içine girerler. Bu sadece otoburlar için değil, avcılar için de geçerlidir. Genellikle, avları erzak yetersizliği nedeniyle kıtlaştığında ilk ölenler onlardır. 


Daha az besinle yaşayanlar avantajıdır. Bu nedenle adalarda hayatta kalan birkaç yırtıcı hayvanın boyutu genellikle küçülür.


Kaliforniya adasında yaşayan yalnızca bir ev kedisi boyutundaki gri tilki, yırtıcı hayvanlarda ada cüceleşmesine çok iyi bir örnektir.


ABD İçişleri Bakanlığı, Milli Park Servisi’nin yaptığı açıklamaya göre, birçok otçul hayvana ev sahipliği yapan adalar için şunlar geçerlidir: 


Adalarda yaşayan otçul hayvanlar için yırtıcı hayvanların yokluğu nedeniyle, savunma için heybetli bir vücut büyüklüğüne sahip olmak artık evrim açısından avantajlı değildir ve enerji kullanımı açısından çok büyük bir dezavantajdır. 


Öte yandan küçük olmak, yiyecek ve su eksikliğine bir avantaja dönüşür. Daha küçük bir vücut metabolizmasını sürdürmek için daha az kaloriye ihtiyaç duyar. Adalarda, bu hayatta kalma avantajları hızlı bir şekilde gelecek nesillere yerleşir.


Örneğin, cüceleşmeye neden olan bir mutasyon, bir adada bir filin hayatta kalması için faydalı olabilir. Adada anakaradaki gibi geniş çim alanlar yerine sadece çorak toprak ve az bitki yemi varsa, daha az enerji ile beslenen fillerin hayatta kalma şansı daha yüksektir. 


Sonuç olarak, bu fil daha sık çoğalabilir ve mutasyonu yavrularına aktarabilir. Adalarda yaşayan bir türün genellikle az sayıda bireyi olduğu için, kısa boylu genetik bilginin daha fazla yayılma olasılığı artar. Cücelik, orada yaşayan nüfusun bir özelliği haline gelir.


Tüm zamanların fenomeni


Bugün bu fenomen bazı yılanlarda, rakunlarda, tavşanlarda, domuzlarda ve geyiklerde bulunabilir. Norveç'in Svalbard adasındaki, Svalbard ren geyikleri bu duruma çok iyi bir örnektir: 


Omuz yükseklikleri 65 santimetreyle dikkat çekecek kadar küçüktür. Anakaradaki ren geyiklerinin ortalama omuz yüksekliği yaklaşık 110 santimetredir.


Svalbard’da anakaradaki akrabalarından önemli ölçüde daha kısa bacaklı, daha küçük ve daha hafif olan, tahminen 10.000 ren geyiği yaşamaktadır.


Hatta günümüzde filler arasında bir cüce alt tür de vardır: Borneo cüce fili yalnızca Endonezya'nın Borneo adasının kuzeydoğusunda yaklaşık 1000 fil nüfusu ile adaya özgüdür. Borneo cüce fillerinin erkekleri, İki metre omuz yüksekliğindedir. Dolayısıyla üç metre omuz yüksekliğine ulaşabilen diğer tüm Asya fillerinden daha küçüktür.


Minyatürleşme ya da cücelik, modern çağın bir icadı değildir. Buz Devri'nden elde edilen fosiller, Sicilya ve Malta gibi bazı Akdeniz adalarında, bir zamanlar nesli tükenmiş olan çeşitli cüce fil türlerinin yaşadığını gösteriyor. Mamutun cüce formları da bazı adalarda bulundu. Dünyanın en küçük mamutu Girit'te yaşıyordu ve sadece 1,13 metre boyundaydı. Diğer cüce mamutların kemikleri de Sardunya'da keşfedildi.


Yaklaşık 100.000 yıl önce nesli tükenmiş olan Sicilyalı cüce fili, yalnızca 90 cm omuz yüksekliğine sahipti.


İnsan benzeri bir minyatürleşme ya da cücelik geçirdi mi?


İnsanın minyatürleşme geçirip geçirmediği bugün hâlâ belirsizdir. Bunun kanıtı, Liang Bua mağarasında 2003 yılında Endonezya'nın Flores adasında 18.000 yıllık fosillerin bulunmasından elde edildi. 


Bu fosiller özellikle küçük bir insanın varlığına işaret ediyordu. Beyni şempanze beyni büyüklüğünde bir metre boyunda kadın fosili büyük bir sansasyonel ilgi yarattı. 


Bu yeni keşfedilen cüce insan türüne, keşfedildiği yerin ardından Homo floresiensis adı verildi.

Bugün orada yaşayan insanlar üzerinde yapılan genetik araştırmalar, Flores hobbitinin adadaki çevre koşulları nedeniyle akrabalarından açıkça farklı olduğunu göstermiştir. Ancak, bu durum, tüm çağdaşlarından tamamen farklı bir tür olmasını gerektirmez. Spekülasyona göre , Flores hobbiti Homo erectus'un soyundan geliyor.


Nürnberg'deki araştırmacılar, Flores'teki cüceleşmenin vücut ve kemiklerin kısa boyundan sorumlu olan bir genetik kusurdan kaynaklanmış olabileceğini varsayıyor. Fakat bunun için bilimsel kanıt bulamadılar.


O buluştan sonra ne cücelik ne de insan benzeri fosilin kökeni net bir şekilde açıklanamadı. Çünkü Flores adasına, insanların ilk ne zaman yerleştiği ve o zamanlar adanın anakaraya bağlı olup olmadığı bilinmiyor.


Çeviri: İnanç Kaya 

Kaynak: https://www.wissen.de/die-zwerge-der-inseln-das-nanismus-phaenomen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu

  Venüs'te Yaşam İzleri Bulundu 450 dereceden fazla sıcaklığı bulunan, güneş sisteminin yaşama en düşman gezegeni Venüs`te, nasıl olurda...